Deprem anında eğer bir kapalı alandaysanız, sabitlenmemiş eşyalardan uzak bir alana geçerek ya da sağlam mobilyaların yanında çömelerek bir hayat üçgeni oluşturun. Almanız gereken pozisyon, başınızı iki elinizle koruduğunuz bir duruş biçimi olmalıdır. Bu arada çömelip küçülmek, kapladığınız alanı daraltacağı için hasar alma ihtimalinizi azaltmak konusunda yardımcı olacaktır. Kısacası güvenli bir yer bulup ÇÖKMEK, baş bölgesini koruyarak KAPANMAK ve düşmemek için TUTUNMAK, AFAD uzmanlarının da önerdiği deprem sırası korunma yöntemleri arasında yer almaktadır.
Depremin şiddeti ile büyüklüğü arasındaki fark nedir?
Depremlerin şiddeti ve büyüklüğü, sıklıkla karıştırılan kavramlar arasında yer almakta. Dolayısıyla bu iki kavramı birbirinden ayıran noktaların altını çizmekte yarar var.
Depremin şiddeti, depremin hissedildiği noktadaki etkisinin ölçüsü olarak açıklanır. Depremin şiddetiyle oluşan hasar; depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı ve yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık gibi unsurlara dayanarak değişkenlik gösterir. Deprem şiddeti, uzun süre üzerinde çalışılarak hazırlanan Deprem Şiddet Cetvellerine göre değerlendirilir.
Depremin büyüklüğü ise deprem sırasında meydana gelen enerjinin boyutudur. Büyüklük, episantrdan (depremin odak noktasına en yakın olan dış merkez) 100 km uzaklıkta sert zemine yerleştirilmiş özel aygıtlar olan sismograflar ile ölçülür. Deprem büyüklüklerinin aletsel ölçüsüne ise Magnitüd denir. Magnitüd kavramı, ünlü Amerikan profesör C. Richter tarafından bulunduğu için buna Richter ölçeği de denir.
Depremde durulması gereken mekanlar, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı AFAD tarafından açıkça belirtilmiştir. Bu kapsamda eğer bulunduğunuz binanın kapılarının sağlam ve ağır yüklere dayanıklı olduğundan emin değilseniz kapı eşiklerinden uzak durun. Binaların iç mekan kapıları, çoğunlukla basitçe inşa edilmiştir ve deprem anında koruma sağlamaktan uzaktır.
Bazı zamanlarda büyük depremler öncesinde küçük sarsıntılar meydana gelebilir. Bu hafif sarsıntılara öncü depremler denir. Bazen de büyük depremlerin ardından yüzlerce küçük deprem olmaya devam eder. Bu küçük depremler ise artçı deprem olarak anılır. Medvedev-Sponheur-Karnik kelimelerinin baş harflerinden oluşan kısaltma ile tabir edilen MSK cetvelinde belirtildiği üzere 5 ila 12 şiddetindeki depremler, şiddetli ve yok edici deprem olarak tanımlanmaktadır.
Deprem dirençli şehir, doğal ya da insan kaynaklı afetlere karşı dayanma kapasitesi olan yapıların bulunduğu şehirler olarak açıklanır. Bu direnç yeteneği ise doğru şehir planlama, altyapı, sürdürülebilir kentsel planlama ve gerekli sorumlulukları üstlenmiş yerel yönetim anlayışı ve çalışması ile mümkün olabilir. UNISIDR (Birleşmiş Milletler Afetlerin Azaltılması Sekretaryası) tarafından başlatılan bir kampanya kapsamında dirençli şehirlerin pek çok kriter bulunur. Halkın yerel karar vericiler ile beraber katılımcı bir modelle şehirleri planlaması, sürdürülebilir kentleşmenin sağlanması, yerel bir yönetime sahip olunması, bütün nüfusun imar mevzuatına uygun binalarda ve altyapı hizmetleri yeterli olan mahallelerde yaşaması, korunma önlemlerinin alınmış olması, doğal afet öncesi-sırası-sonrasında gerekli kaynakların sağlanacağının taahhüt edilmiş olması ve afet sonrasında temel hizmetlerin ivedilikle sağlanabilecek olması bu kriterler arasında yer alır
Özellikle deprem kuşağı içinde yer alan ülkelerde binaların sağlamlığını ölçtürmek son derece mühim ve gerekli bir çalışma. İçinde yaşanılan ya da çalışılan binaların deprem sırasında ne kadar sağlam duracağını ölçmek ise belli başlı kurum ve kuruluşlara düşüyor. Özel firmalar tarafından yapılan bina sağlamlık testleri, şu teknik çalışmaları kapsamakta:
Büyük depremlerin ardından meydana gelen artçı depremler, deprem merkez üssüne yakın bölgelerde iki yıla kadar devam edebilmektedir.
Ölçülen deprem değerleri neden birbirinden farklı?
Deprem sonrasında farklı kurumlar, farklı deprem büyüklükleri açıklayabiliyor. Bu farklılığın nedeni deprem büyüklüklerinin ölçümünde kullanılan çeşitli yöntemlerin olmasından kaynaklanmaktadır. Yer kabuğundaki kırılmalar, sismometre isimli aletler aracılığıyla beş farklı yöntemle ölçümleniyor:
Tüm bu yöntemleri kullanan kurumlar, kamuoyuna farklı büyüklük ve şiddet rakamları verebiliyor.
Depreme ne zaman ve nerede yakalanacağımız belli olmadığı için deprem anında nerede olursak olalım yapmamız gerekenlerin farkında olmamız büyük önem arz etmekte. Eğer deprem anında açık alanda trafikteyseniz bina, ağaç, direkler yanında, üst geçit altlarında durmaktan kaçınarak ve yolu kapatmadan sağa yanaşıp durun. Bu aşamada araç dışına çıkmamanız gerekmekte. Aracın kontağını kapatın ve anahtarı yerinde bırakın. Sarsıntının geçmesini bekledikten sonra açık alanlara doğru gidebilirsiniz. Ancak eğer depreme araç içinde ve kapalı otoparkta yakalanırsanız aracın dışına çıkıp yanına yatın. Zira aracın üzerine düşmesi muhtemel olan ağır cisimler aracı büyük ihtimalle ezecek; ancak yok etmeyecektir. Dolayısıyla zemine en yakın şekilde pozisyon almak, sizi olası büyük hasarlardan koruyacaktır.
Kuzey Anadolu Fay Hattı nerede?
Dünyanın en hızlı hareket eden Kuzey Anadolu Fay Hattı, Karlıova ile Saros Körfezi batısı arasında uzanan ve sismik olarak çok aktif sağ yönlü doğrultu atımlı bir fay zonudur.
Depremlerin önceden kesin olarak bilinmesi mümkün değildir. Ancak “önceden bilmek” durumu, belli şartlar altında sağlanabilir. Bu da uzun bir süre suskunluk döneminden sonra bazı öncü sarsıntıların olduğu ya da anomalilerin saptandığı bir bölgeye ait uyarılar şeklinde olabilir. Başka bir deyişle depremin olacağını açıklayan kurum ya da kişi; depremin merkez üssünü, zamanını ve büyüklüğünü belli hata limitleri çerçevesinde tanımlamalıdır. Şimdiye dek olan depremlerden önce meydana gelen ortak olan bazı haberciler arasında; yeraltı su seviyesi değişiklikleri, radon gazı artışı, P dalgası hızı değişimi, kimyasal ve manyetik değişiklikler, iklim değişiklikleri ve canlılardaki anormal davranışlar sayılabilir.
Tehlike avı, deprem veya yangın gibi doğal afetler esnasında tehlike oluşturabilecek eşyaların tespit edilmesi olarak açıklanır. Tehlike avı yapmak için öncelikli iki adım bulunur:
Evin güvenli ve riskli yerleri ise şu unsurlara göre belirlenir:
Güvenli yerler; sağlam nesnelerin altı ya da yanı ve koridor içleridir.
Riskli yerler ise pencere ve ayna çevreleri, düşebilecek nesnelerin çevresi, fırın, buzdolabı, mutfak dolabı ve kapı altları olarak belirtilmiştir.
Raylı sistemi, binaların ray üzerine inşa edildiği sistemlerdir. Bu sayede deprem esnasında binalar, yer kabuğundan bağımsız hareket ederek depremin şiddetine dayanabilir. Bu da duvarların iç kısımlarında yer alan boşluklara metal plakaların yerleştirilip binanın bütün olarak hareket etmesinin sağlanmasıyla gerçekleştirilir. Bu esneklik payı sayesinde deprem esnasında binalar ayakta kalabilir. Depreme dayanıklı binalar olarak düşünülen raylı temel binaların, 1995’ten bu yana Japonya’da sıklıkla inşa edildiği bilinmektedir.
Türkiye’de deprem riski en az olarak belirlenen 4. ve 5. derece deprem bölgesi içinde yer alan iller arasında Konya, Karaman, Niğde ve Aksaray sayılabilir.
Türkiye’de deprem riski en çok olarak belirlenen 1. ve 2. derece deprem bölgesi içinde yer alan iller arasında Isparta, Burdur, Denizli, Muğla, Aydın, Manisa, Balıkesir, Çanakkale, Bursa, Bilecik, Sakarya, Kocaeli, Bolu, Düzce, Bartın, Karabük, Kastamonu, Çankırı, Amasya, Tokat, Erzincan, Tunceli, Bingöl, Muş, Bitlis, Siirt, Hakkari, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş, Eskişehir, Malatya, Afyon, Kütahya, Antalya, Çorum, Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Batman, Erzurum, Kars, Ağrı, Iğdır, Van ve Şırnak sayılabilir.
Ağır hasarlı bina, taşıyıcı elemanlarında geniş ve yaygın kırılma ve ayrılma gözlemlenen binalar olarak açıklanır. Çoğu zaman dışarıdan açıkça belli olan ağır hasar durumu, nadir durumlarda kendini hiç hissettirmeyebilir. Bu hasarın ölçüsü ise kamu ya da özel kurum ve kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen hasar tespit çalışmalarıyla kolayca öğrenilebilir.
Depremlerin; yağmur, kırmızı gökyüzü, bulutların şekli ya da farklı hava olayları ile ilişkilendirilebileceği iddiasını destekleyen bir bilimsel çalışma bulunmuyor. Dolayısıyla depremin herhangi bir hava olayını etkilediğini ya da herhangi bir hava olayının depremi tetiklediğini kesin olarak söylemek çok zor. Kısacası deprem ile hava olaylarının herhangi bir ilişkisi bulunmuyor, denebilir.
Sigorta şirketleri, hasarlı binaları da DASK kapsamına alabiliyor. Ancak bunun bazı şartları var. Bilindiği üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hasarlı binalar üç farklı grupta incelenmekte: Hafif hasarlı, orta hasarlı ve ağır hasarlı. Hafif ve orta hasarlı binaların hasar durumu belge ile belirtildiği takdirde bu binalar doğal afet sigortasına dahil olabiliyor. Ayrıca orta hasarlı binaların yapı kullanma izinlerinin de olması gerekmekte. Zira bu izin sayesinde binada bir onarım ya da güçlendirme çalışmasının yapıldığı ve binanın içinde yaşanılabilir olduğu kanıtlanabilir. Fakat ağır hasarlı binalar için aynı durum mevcut değil. Ağır hasarlı binalar DASK kapsamına alınmaz ve bu binaların, çevreye zarar vermeyecek şekilde yıkılması gerekir. Kısacası ağır hasarlılar dışında kalan orta ve hafif hasarlı binalar, belli şartların sağlanmasının ardından DASK kapsamına alınabilir.
Tsunamiler, okyanusa yakın olan yerlerde meydana gelen depremlerden sonra meydana gelebilir; zira su tabanında kırılmalara neden olan depremler, suların yükselmesine ve yüzeyde devasa dalgaların oluşmasına sebep olabilir.
Eskiden yapılan çalışmalar, son 3000 yılda Türkiye’de 90’dan fazla tsunaminin meydana geldiğini göstermektedir. Şimdiye dek ülkemizde tsunami oluşumuna neden olan depremlerden bazıları 1509 ve 1894 tarihli İstanbul, 1598 tarihli Amasya, 1963 tarihli Doğu Marmara, 1939 Erzincan, 1968 Bartın olarak sayılabilir. Örneğin 1509 İstanbul depreminde oluşan Marmara Denizi dalgalarının boyu 6 metreyi geçmiş ve Yenikapı surlarını aştığı gözlemlenmiştir.
Deprem anında evinizdeki sabitlenmemiş eşyalardan uzak bir alana geçerek ya da sağlam mobilyaların yanında çömelerek bir hayat üçgeni oluşturun. Kapı kirişleri, evlerin en basit yapılan bölümleri arasında yer aldığı için bu alanlardan uzak durmanızda yarar var. Dolayısıyla çömeldiğinizde sizden yüksekte kalacak olan sağlam bir mobilyanın yanında durup bir hayat üçgeni oluşturduğunuzda kendinizi ve sevdiklerinizi güvence altına alabilirsiniz.
Enkazdan çıkarılmış bir hayvana nasıl yaklaşılmalıdır?
Hayvanlar da depremlerde ve diğer doğal afetlerde tüm canlılar gibi fazlaca zarar görebiliyor. Dolayısıyla her canlıya nasıl özenle ve hassasiyetle yaklaşıyorsak hayvanlara da aynı dikkatle yaklaşmalıyız. Onlarla, yaşadıkları stresi anlamaya çalışarak ve tüm vücut hareketlerimizi olabilecek en yavaş şekilde, sesimizi ise en alçakta tutarak iletişim kurmamız oldukça önemli.
Deprem anında iç mekandaysanız size en yakın güvenli bir yaşam üçgeninde, sarsıntı bitene kadar kalmanız en doğrusu. Binayı terk etmeye çalışmayın.
Enkaz altında kaldıysak ne yapmalıyız?
Deprem sonrasında eğer bulunduğunuz binanın enkazı altında kaldıysanız sizi sakin tutacak düşüncelere odaklanmanızda yarar var. Rastgele bağırmak, enerjinizi düşüreceği gibi etraftaki toz ve cürufu ciğerlerinize çekebilir. Ayrıca güvenli bir çıkış görmüyorsanız ve yaralıysanız olduğunuz yerden hareket etmeyin. İlerleyen saatlerde betona vurarak dışarıdakilere ses verebilmek için bir araç bulmaya çalışın. Eğer dışarıdan bir ses duyuyorsanız o sesi dinlemeye ve ona cevap vermeye çalışın. Enkaz altında sizinle olduğunu bildiğiniz başka kişiler varsa onları da telkin etmeye gayret edin. Enkaz altında aktif dinlenme ve uyku hali, sizi hayatta tutmaya yarayacak önemli unsurlar arasında yer alır.
Deprem en fazla kaç saniye sürer?
Şimdiye dek yaşanılan tecrübelere dayanarak depremlerin genellikle 1 ila 90 saniye sürdüğü gözlemlenmiştir. Bu süre depremin karakterine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.
Deprem anında uzak durulması gereken yerler nelerdir?
Deprem esnasında eğer kapalı bir alandaysanız duvara ya da zemine monte edilmemiş eşyalardan, kapılardan, pencerelerden, tavan aydınlatması gibi üzerinize düşebilecek eşyalardan uzak durmalısınız. Ayrıca sarsıntı devam ederken merdiven ve asansörler de uzak durulması gereken yerler arasındadır.
Depremin sesini hayvanlar önceden duyar mı?
Şimdiye kadar depremlerden dakikalar ya da saatler önce herhangi bir hayvanın depremi hissettiği dair bir bilgi bulunmamaktadır. Köpekler, sürüngenler ve bazı kuşların öncü şokları bir iki saniye öncesinde hissedebildiği bilgisine sahip olsak da bu bir uyarı sistemi gibi çalışmaktan çok uzaktır. Zira hayvanların depreme karşı oluşturdukları tutarlı bir davranış örüntüsü bulunmamaktadır. Bunu işlevsel olarak kullanamayacağımıza göre hayvanların hareketlerine bakarak deprem tahmini yapmamız mümkün gözükmemektedir.
Zorunlu deprem sigortası hangi binaları kapsar?
Zorunlu deprem sigortası kapsamına giren binalar arasında tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler, Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, doğal afetler nedeniyle devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yaptırılan meskenler yer alır.
Odak ve merkez üssü ne demek?
Depremin odak noktası (hiposantr) yerin içinde, deprem enerjisinin ortaya çıktığı bölüme verilen isimken merkez üssü (episantr) ise odak noktasına en yakın yer üzerindeki nokta olarak açılanır. Burası aynı zamanda depremin en fazla hissedildiği alan olarak da kayıtlara geçmiştir.
Bebekli bireyler deprem anında nasıl pozisyon almalıdır?
Bebekli bireylerin deprem esnasında yapacağı en önemli hareket bir elleriyle bebeklerini diğer elleriyle sağlam bir eşyayı tutarak sarsıntının geçmesini beklemektir. Deprem anında koruma içgüdüsüyle bebeklerinizin üzerine yatmayın. Cenin pozisyonunda bebeğinizi de saracak şekilde yan yatabilirsiniz.
Deprem sona erdiğinde ise bulunulan yerden güvenli, hızlı ve dikkatli biçimde çıkılabilir.
En sağlam beton hangisi?
Beton, en dayanıklı yapı malzemesi olarak inşaat sektöründe yaygın biçimde kullanılmaktadır. Ancak her malzeme gibi beton da zaman içinde farklı sebeplerden dolayı aşınıp yıpranabilir. Bu yıpranmayı en uzun vadeye yaymak için en sağlam beton türlerine yönelmekte yarar var. C30, C35, C40, C45 ve C50 olarak tanımlanan çeşitler, en sağlam beton sınıfları arasında yer almaktadır. Aşağıda iki en sağlam beton sınıfı hakkında kısa detaylar bulabilirsiniz.
C30 Beton: 1 cm²de 300 kg yük taşıma kapasitesine sahip ve deprem bölgelerinde kullanılması gereken beton cinsi olarak açıklanır.
C35 Beton: 1 cm²de 325 kg yük taşıma kapasitesine sahip beton sınıfıdır. C35 betonlar da tıpkı C30 çeşitler gibi deprem bölgelerinde kullanılması gereken betonlar arasında yer almaktadır.
Depremin derinliği arttıkça ne olur?
Depremin derinliği, odak noktasının yerin çok altında olduğunu anlatmak için kullanılan bir tabirdir. Deprem odağı, yüzeyden uzaklaştıkça depremin hissedildiği alan artarken vereceği hasar azalır. Tam tersi şekilde yüzeye yakın sığ depremler ise çok daha fazla hasar bırakan bir karaktere sahiptir. Dolayısıyla depremin derinliği arttıkça hasar vericiliği nispeten azalır.
Deprem dalgaları nelerdir?
Deprem sarsıntısı esnasında yeryüzüne iki tür hareket dalgası yansır. Bunlardan biri P dalgası, diğer ise S dalgası olarak tanımlanır. P dalgaları, yeryüzüne paralel titreşimlerken S dalgaları ise yeryüzünü dik kesen hareketlerdir. P dalgaları, yüzeye ilk ulaşan hareket dalgası olmasına rağmen yıkıcı bir karakteri bulunmamaktadır. Ayrıca P dalgaları sıvı, katı ve gaz yoluyla iletilebilir. Diğer yandan S dalgaları ise P dalgalarının yarısı kadar hızla ilerlerken yüzeye dikey yönde hareket eder. İkincil dalga olarak da bilinen S dalgaları sadece katı kütlelerde hareket eder.
Deprem şiddeti nasıl ölçülür?
Depremin herhangi bir alandaki şiddetini belirleyebilmek için Deprem Şiddet Cetveli kullanılır. Bu cetvelde, depremin şiddetinin neden olduğu etkiler, Romen rakamıyla derecelendirilmiş şekilde tutulur. Günümüzde iki farklı Deprem Şiddet Cetveli kullanılmaktadır. Bunlardan biri Mercalli Cetveli (MM), diğeri ise Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK) Cetvelidir. Her iki cetvelde de V ve daha küçük şiddete sahip depremler genelde binalarda hasar meydana getirmezken VI-XII arası şiddete sahip depremlerin hasara yol açabildiği bilinmektedir.
Gece uyurken deprem olursa ne yapmalıyız?
Depreme gece uykuda yakalandıysanız yapmanız gereken ilk şey sakin kalmak olacaktır. Eğer üzerinize düşecek herhangi bir nesne yoksa başınızı bir yastık, kitap ya da herhangi başka bir malzemeyle koruyarak sarsıntının geçmesini bekleyin. Eğer üzerinize düşmesi muhtemel nesneler varsa yataktan sakince inip daha önce belirlediğiniz yaşam üçgeni alanına geçmelisiniz.
Deprem çeşitleri nelerdir?
Depremler oluşum şekillerine göre 3 farklı sınıfa ayrılır. Tektonik, volkanik ve çöküntü adı verilen bu deprem türlerinin her birinin farklı karakteristik özellikleri bulunur. Yeryüzünde meydana gelen depremlerin çoğu tektonik depremlerdir ki bu depremler levhaların hareketi sonucunda meydana gelir. Volkanik depremler ise adından da anlaşılacağı üzere volkanik olaylar sonucu oluşan türlerdir. Volkanların püskürmesi sonucu meydana gelen bu depremlere, volkan çıkışı esnasındaki gaz patlamalarının da sebep olduğu bilinmektedir. Volkanik depremler, yanardağların çevresinde meydana geleceği için genelde oldukça yerel bir etkiye sahip olurlar. Japonya ve İtalya’daki depremlerin bir kısmı volkanik depremlere örnek olarak gösterilebilir.
Fay nedir, fay hattı kırılırsa ne olur?
Yer kabuğu, levhalardan meydana gelir. Bu levhalar ise tektonik olarak sürekli bir hareket halindedir. Bu levha hareketleri sonucu meydana gelen gerilme ve sıkışmalar, o bölgelerde enerji birikmesine sebep olmaktadır. Bu enerji, bizim tahmin edeceğimizden çok daha büyük olduğu için enerjinin çıktığındaki etkisi de büyük olabilir. İşte, yeryüzündeki bu hareketli kısımlara fay adı verilir. Birbirinin hareketinden etkilenen levhalar, kendi aralarında sürtünmeye sebep olur. Bu sürtünme esnasında büyük kayaçların arasında kalan faylar zorlanabilir. Bu zorlanmanın etkisiyle belli bir zaman dilimi içinde çok şiddetli bir kırılma meydana gelir. Dolayısıyla fay hattının kırılması olarak tanımlanan bu hareket, depremi meydana getiren aktivite olarak adlandırılır.
Hangi zeminler depreme dayanıklıdır?
Şehirlerde binaların inşa edildiği zeminler birbirinden farklılık gösterebilir. Zira birden fazla zemin türü bulunmaktadır. Kayalık ve gevşek zemin olarak bilinen zemin türlerinden depreme en dayanıklı olan kayalık zeminler olarak bilinir. Kayalık zeminlerin, diğerine kıyasla daha sağlam olma sebebi ise buraların, deprem dalgalarını olduğu gibi binaya iletmesidir. İletilen dalgaların bina frekansı ile aynı olma olasılığının çok düşük olması sebebiyle deprem şiddeti binaları daha az etkiler. Tam tersi şekilde gevşek zeminlerdeki deprem dalgaları, dağılarak farklı yönlere hareket eder. Tüm bu yönlerden topladığı frekansı, binaya ileteceği için gevşek zeminler, depreme dayanıklı bina inşa etmek için uygun değildir.
Sarsıntı geçtikten sonra ne yapılmalıdır?
Deprem sarsıntısı geçtikten sonra her neredeyseniz güvenli bir toplanma alanına, oldukça sakin ve hızlı şekilde geçmeniz gerekmektedir. Eğer evde, imalathane ya da laboratuvar gibi bir mekandaysanız gaz ve su vanalarını kapatmanızın, soba ve ısıtıcıları söndürmenizin de büyük önemi var.
Sağlam zemin nedir?
Sağlam zemin, sıkışmalara uygun olmayan ve 2 ila 3 metre kalınlığındaki tabakalardan meydana gelen zeminler olarak adlandırılır. Bu zeminler, basınçlara karşı son derece dayanıklı olarak bilinir. Püskürük, tortul veya metamorfik zeminler, sağlam zeminler arasında gösterilebilir.
Depremde binanın ilk neresi çöker?
Deprem sarsıntısı esnasında binaların ilk zarar gören yeri, çoğunlukla zemine en yakın kısımlarda gözlemlenir. Bu kısımlar ise genelde binaların taşıyıcı kolonlarıdır. Eğer taşıyıcı kolonlar sağlam yapılmadıysa ya da yıpranmışsa binaların yıkılması hızlanacaktır. Dolayısıyla giriş katında, kolonları yok edilmiş ya da azaltılmış alanlar bulunan binalar, depreme en az dayanıklı binalar olarak nitelendirilebilir.
Beton kaç yılda çürür?
Tüm dış değişkenlerin sabit olduğu var sayıldığında kaliteli beton kullanılarak inşa edilen yapıların ömrü 45 ila 50 yıl olarak hesaplanır. Zira betonarme yapılarda aşınma ve yıpranma, diğer bina türlerine göre çok daha yavaştır.
Deprem sonrası sıva çatlağı normal midir?
Deprem sonrası binalarda pek çok farklı hasar meydana gelebilir. Bu hasarlar arasında yer alan duvar sıva çatlakları, binanın sağlamlığı açısından herhangi ciddi bir risk oluşturmaz. Zira duvar sıva çatlakları bir miktar sıva, alçı ve boya ile tamir edilebilmektedir. Ancak kolon ve kirişlerde meydana gelen çatlaklar, binanın herhangi bir depreme karşı dayanıklılığını olumsuz yönde etkileyebilir. Dolayısıyla bina güçlendirme gerektirmeyen duvar sıva çatlakları, deprem hasarlarının en basiti olarak nitelendirilebilir.
Deprem çantası evin neresinde durmalı?
İçinde sizin ve sevdiklerinizin hayatını, deprem sonrasındaki ilk 72 saat idame ettirmeye yetecek malzemenin yer aldığı deprem çantası, yaşadığınız ve çalıştığınız yerlerin en ulaşılabilir alanlarında durmalıdır. Örneğin evlerin çıkış kapısına en yakın yerleri, okullarınsa öğretmenler ve okul müdürleriyle belirlenen alanları, deprem çantalarının durması gereken alanlara örnek olarak gösterilebilir. Deprem çantasının iş yerlerinde durması gereken alan ise çalıştığınız masanın hemen altı ya da çevresi olarak belirtilebilir. Dolayısıyla taşıması kolay, içinde sizin ve sevdiklerinizin hayatını birkaç gün idame ettirecek malzemenin olduğu bir deprem çantasını, yaşadığınız ve çalıştığınız binalarda, çıkışa en yakın alanlara yerleştirebilirsiniz.
Dijital Kaynakça
https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/
"İçerik için Kriko ekibine teşekkür ederiz."