Vücudumuz, bizim için faydalı olabilecek pek çok maddeyi kendi içinde üretme yeteneğine sahip bir sistemle çalışır. Glutatyon da bu önemli maddelerden biri. Glutatyonun faydalarını ileriki bölümlerde göreceksiniz ancak öncesinde glutatyon nedir, ne işe yarar konularına açıklık getireceğiz. Glutatyon, insanların hastalıklara karşı direnç kazanması ve daha sağlıklı bir hayat sürebilmesi için gerekli olan çok önemli moleküllerden biri olarak tanımlanır. Sistein, glisin ve glutamin aminoasitlerinden meydana gelen bu molekül; kanserin, bazı kalp-damar hastalıklarının, yaşlanmanın ve demansın (bunamanın) gerilemesinde ve önlenmesinde büyük bir öneme sahip. Yani Glutatyon ne işe yarar? sorusunun cevabı aslında burada gizli. Bu, son derece güçlü bir antioksidandır. Ayrıca glutatyon, vücutta doğal yollarla üretildiği için mitokondri hücrelerine enerji akışını sağlayan sistemlerin görevlerini ideal biçimde yapmalarına da yardımcı olur. Kısacası siz siz olun, yaşlanmayı geciktirmek, hastalıklardan korunmak, bağışıklığı güçlendirmek ve enflamasyonu kontrol etmek için vücudunuzdaki glutatyon seviyesini uygun düzeyde tutmaya gayret edin. Bunun için de hekim kontrolünde glutatyon takviyesi almayı ihmal etmeyin! Şimdi gelin, glutatyon hangi besinlerde var, beraber bakalım.
Glutatyon vücutta karaciğer tarafından üretilir. Eğer kan değerlerinizde ya da size yapılan herhangi bir tetkikte glutatyon eksikliğine rastlandıysa, bu değeri yukarıya çekmeniz gerekecek. Bunun için de glutatyon zengini besinler tüketecek biçimde diyetinizi değiştirmenizde fayda var. Bunlar arasında:
Glutatyon nelerde var, listesi böylece uzayıp gider. glutatyon içeren besinleri belli oranlarda ve aralıklı olarak tükettiğinizde ve başkaca bir rahatsızlığınız yoksa, kanınızdaki glutatyon seviyesi kısa süre içinde artış gösterecektir.
Vücudumuz glutatyonu kendi başına üretebilir demiştik. Evet, ancak yaş ilerledikçe vücut bunu daha az sıklıkla yapmaya başlar. Hatta biz dış etkenler aracılığıyla toksinlere maruz kaldığımızda bu üretim iyiden iyiye düşüş eğilimine girer. Glutatyon eksikliği durumunda biz serbest radikallere (toksin ve atık maddeler) karşı korunmasız bir duruma geliriz ve vücutta biriken bu zararlı maddeler vücudumuzun yapısına zarar vermeye başlayabilir. Bakın, glutatyon bizi korumayı nasıl başarıyor!
Vücudumuzda iki tip glutatyon bulunur: Aktif ve İnaktif glutatyon. Aktif glutatyon (GSH), bizim için zararlı olan toksinlerle beslenerek onları yok eder ve daha sonra karaciğere gelerek kendini yeniler. İnaktif glutatyon ise oksitlenmiş olan türdür. İdeal dünyada vücudumuzdaki glutatyonun %10'u inaktifken, %90'ı aktiftir. Eğer aktif glutatyonun değeri %90'ın altına inerse vücut, serbest radikallerle savaşacak gücü zar zor bulur ve sonuçta onlara yenik düşer. Toksinler iyice biriktiğinde kanınızdaki GSH değeri daha fazla düşerek %70'in altına gelir ve bağışıklık sisteminiz zarar görür. Bu senaryoda vücuttaki glutatyonun azalmasına neden olan dış etkenlerden bazıları şunlar olabilir:
Bunlara bir de aşağıdaki gibi dış etkenler de eklenince durum iyice çıkılmaz bir hal alabilir:
Tüm bu unsurlarla savaşmak için mümkün mertebe toksinlerden kaçınmak, belli aralıklarla detoks yapmak (her anlamda), iyi uyumak, düzenli beslenmek ve glutatyon takviyesi almak gerekebilir.
Vücutta glutatyon eksikliği görüldüğünde bunu onarmak için yukarıda da belirttiğimiz glutatyon içeren gıdaları diyetinize dahil etmek ve gerektiğinde takviye almak şart. Bu takviyeler, içilebilir glutatyon ya da kapsül formunda bulunur. Pek çok farklı markanın glutatyon takviyesine ulaşmak mümkün. Kendi ihtiyacınıza ve hekiminizin tavsiyesine göre bu takviyeleri belli aralıklarla tüketerek kanınızdaki glutatyon seviyesini ideal düzeylere getirebilirsiniz. Bu glutatyon takviyelerinin içeriğine bakacak olursak:
Glutatyonun bileşenlerinden biri olan glutamin, kandaki proteinlerin sentezlenmesinde göre alır ve vücuttaki diğer hücrelere glutamin desteği sağlar. Ayrıca kasların güçlenmesi ve kas rahatsızlıklarının asgari düzeye indirilmesinde de önemli bir etkendir. Kendisi, hücrelere destek sağladığı için hücrelerin hızlıca iyileşmesi için de çabalar. Özellikle sporcuların bu takviyeyi düzenli aralıklarla alarak kaslarını korumaya çalıştığı bilinir.
Glisin de proteinlerde yer alan aminoasitlerden biri. Bu aminoasit, merkezi sinir sistemimiz için son derece önemlidir zira onun işlevini yerine getirmek ve genel sağlığı için çalışır. Dolayısıyla glisin, manik depresyon veya hiperaktivite gibi merkezi sinir sistemi rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılan maddeler arasındadır. Ayrıca bu aminoasit hipogliseminin tedavisinde de kullanılır.
Glutatyon bileşenlerinden biri olan sistein de tıpkı diğer ikisi gibi proteinlerin üretiminde rol oynar. Beyaz et, kırmızı et, soğan, yumurta ve sarımsak gibi gıdalarda yüksek oranlarda sistein bulunur.
Glutatyon tedavisi gerek glutatyon bakımından zengin besinleri tüketerek gerekse dışarıdan takviye alarak uygulanabilir. Takviye olarak uygulanacaksa, ağızdan ya da damardan glutatyon yöntemlerinden biri seçilerek uygulanır. İntravenöz glutatyon diye adlandırılan damardan uygulanan yöntem için, verilecek doz serumla karıştırılarak vücuda aktarılır. Bu tedavilerde ortaya çıkan glutatyonun faydaları ise:
Bağışıklık sistemimizin etkili çalışabilmesi için bazı kan değerlerinin ideal seviyelerde olması şart. Glutatyon da bu değerlerden biri. Dolayısıyla glutatyon tedavisi, tüm diğer sonuçlarla birlikte immün sistemimizin sağlığı ve düzenli çalışabilmesi için gerekli ortamı sağlar.
Glutatyonun vücuda sağladığı yararlardan birinin de hücre yenilenmesi olduğunu söylemiştik. Hücrelerimizdeki yenilenme sayesinde cildin nefes alması ve nem oranını koruması da sağlanır. Glutatyon tedavisi ile cilt yenilenmesine ve cildin pH değerinin düzelmesine katkıda bulunulabilir.
Hücrelere olan olumlu etkisi sayesinde glutatyon sadece deriye değil, iç organlara da fayda sağlar. Böylece karaciğer yağlanması şikayeti olan kişilere, glutatyon tedavisi ile bu sorunu gidermeye destek olunabilir.
Bağışıklık sistemine sağladığı olumlu katkılardan ötürü tüm otoimmün kaynaklı rahatsızlıkların tedavisinde glutatyona başvurulabilir. Neredeyse tüm kronik sorunlar üzerinde olumlu etkiye sahip olduğu söylenen glutatyon tedavisinin, otoimmün sistem rahatsızlıkları üzerindeki olumlu etkilerinin altı çizilir.
Kısacası, hastalıklara karşı daha dirençli olmak ve genel zindeliğimizi korumak için vücudumuzdaki glutatyon seviyesini ideal düzeylerde tutmamız son derece önemli. Glutatyon eksikliğinden kaçınmak için siz de yazımızda bahsi geçen etkenlere dikkat ederek sağlığınızı koruyabilirsiniz. Kendinize iyi bakın!